Salgın hastalıklar, depremler, enflasyon ve arz krizleri gibi birçok faktör Türkiye ekonomisini etkiledi. Küresel ve ulusal düzeyde en yoğun şoklar devam ediyor. Pandemi küresel bir kriz olarak 2020 ve sonrasında çeşitli şok dalgalarıyla etkisini sürdürüyor. Küresel enflasyon, işleri korumak ve toplu iflasları önlemek için küresel eylem nedeniyle 2021’de yükseldi. 2022’de başlayan Ukrayna savaşı enflasyonist baskıları artırdı. Gelişmiş ülkeleri enerji, arz ve imalat açısından etkileyen enflasyonist baskılar, gıda fiyatları aracılığıyla gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeleri de etkilemiştir. Yazımda seçim sonrası dış ticaretin gündemi ile ilgili bilgileri edinebilirsiniz.
Pandemi’nin Etkileri, Küresel Enflasyon
Küresel olarak enflasyon rekor seviyelere ulaştı ve enerji, gıda ve emtia fiyatlarından kaynaklandı. Gelişmiş bölgelerde çift haneli enflasyon görülürken, imalat sektöründe büyük artışlar yaşandı. Ukrayna Savaşı, Almanya’nın enflasyonunu yükseltti. Enflasyonist baskı arz tarafında da görülüyor. Gelişmiş ülkeler kamu kaynaklarıyla krizle mücadele ederken, gelişmekte olan ülkeler finansman eksikliği nedeniyle enflasyonla mücadele ediyor. Gıda enflasyonu yoksulluğu artırdı. Türkiye’nin ekonomik modeli, üretim ve istihdama odaklanarak istihdam sağladı. İhracatın artması bekleniyor. Türkiye’de enflasyon endişe kaynağı olmaya devam ediyor, ancak düşmesi hedefleniyor. Milli gelir arttı ve üretim, istihdam ve ihracatta büyüme gözlendi. Türkiye’nin sanayi ve tarımsal ihracatı yükseldi.
Dış Ticaret Ne Durumda?
2022’de Türkiye’nin dış ticaretinde ihracat ve ithalat artış gösterdi, ancak dış ticaret açığı da yükseldi. Döviz kuru etkisi, ihracatı ve ithalatı olumsuz etkiledi. Türk lirasındaki değer kaybı, enerji fiyatlarındaki yükseliş ve maliyet artışları ihracatçıları zorladı. Kilogram başına ihracat fiyatları düştü ve küresel ticarette yavaşlama beklentisi var. Rusya-Ukrayna savaşı ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar küresel ticareti etkiliyor. Çin’in geçtiğimiz yıllarda açıkladığı bir enerji dönüşüm hedefi vardı. Bu hedef, 2030 yılına gelindiğinde fosil yakıtlara bağımlılığını azaltarak 1200 GW’lık bir solar ve rüzgar enerji gücü kurmaktı ve hedefine 2025 yılında ulaşacak gibi görünüyor. Ülkede çok yoğun bir elektrikli araç dönüşümü var, enerji maliyetleri ucuzluyor ve daha fazla solar tarlalar yapılıyor. Bu hedefe giden yolda Shanxi bölgesindeki 80 kilometrelik yeni solar panellerin videosunu paylaşılmış. Müthiş bir dönüşüm yaşanıyor. Ekonomik dengeleri de dönüştürecek muazzam bir dönüşüm. Avrupa Birliği, Paris İklim Antlaşması çerçevesinde belirlediği “2050 İklim Nötr Hedefi” doğrultusunda etkili adımlar atmaya devam ediyor.
Bu adımlar, ihracatının %40’ından fazlasını Avrupa Birliği’ne yapan Türkiye’yi oldukça yakından ilgilendiriyor. Doların değeri ve maliyet artışları, Türkiye’nin dış ticaretini etkileyen faktörler arasında yer alıyor. Ticaret beklentileri karamsar bir tablo çiziyor ve küresel ticaretin büyüme hızının yavaşlaması bekleniyor.
Seçim Sonrası Ekonomi
2023 seçimleri sonrasında yapısal reformlar gerçekleştirilecek, kurumsal yapılar güvenilirliğini artıracak adımlar atılacak. İhale yasası yeniden yazılacak, bağımsız bir merkezi organ kurulacak. Bağımsız bir yargı sistemi oluşturulması da önem taşıyacak. Seçim sonrasında ekonomik durum daha belirsiz olacak, döviz kurlarında baskılar oluşması muhtemel. Dış ticaret açığı ve cari açık artabilir. Türkiye belirsizliklerin üstesinden gelmeli ve sürdürülebilir politikalara odaklanılmalıdır.
Gümrük/Dış Ticaret Önerileri ve Çözüm Yolları
Seçim sonrasında dış ticaret politikalarının belirlenmesi ve tarifelerin oluşturulması önemlidir. Gümrük ve Ticaret Politikaları Araştırma Merkezi’nin kurulması, bu alanda çalışmalar yapmak için faydalı olabilir. Japonya’nın stratejik konumu dikkate alınarak Lojistik Genel Müdürlüğü’nün kurulması gereklidir.
Gümrük ve Dış Ticaret Kurulu, merkez sektör yetkilileri, özel sektör temsilcileri ve STK/kuruluş/ticaret odası/ sendika temsilcilerinden oluşmalıdır. Gümrük müşavirlerinin örgütlenmesi için oda/birlikler desteklenmelidir. Gümrük ve Dış Ticaret Bakanlığı’nın kurulması da önerilebilir. Yatırım ve ihracatın teşvik edilmesi, DIR sisteminin gözden geçirilmesi ve transit ticaretin düzenlenmesi gibi konular ele alınmalıdır. İhracatın artırılması, katma değeri yüksek ürünlere odaklanma ve ithalatın sınırlanması politikaları ulusal bir avantaj olarak değerlendirilmelidir. Dış ticaret işlemlerinde kesin bir satış sözleşmesi ve uluslararası standart kurallara uyum önemlidir.